Bu yazıyı hangi kategoriye yerleştireceğini bilemiyorum ama uzun zamandır aklımdan geçen bir duyguyu sizlerle paylaşmak için bunu fırsat olarak kullanmamı hoş görmenizi rica ediyorum.
Yaıznın başlığında pek tercih ettiğim birşey olmasa da İngilizce bir kelime kullanmak durumunda kaldım. Okuyucuların anlayışına sığınarak soruma vereceğiniz cevap ve yorumlarınızı bekliyorum. Lütfen bu söylemi haddi aşan bir söylem olarak algılamayınız. İçimden geldiğince paylaşmak istediğim bir duygumun yansıması bu. Belki gerçekci bulmayabilirsiniz ama sanal dünyanın gerçeğine uygun samimi bir dilek.
Dünyaya format atmak mümkün olsaydı eğer nasıl bir Dünya isterdiniz? Dünyayı kötülüklerden arındırmak isteyen, en azından kendi dünyasının daha iyi olması yönünde bir değişim isteyen sanırım çok insan olmuştur. Ben küçük yaşlarımdan itibaren hep dünyayı kötülüklerden arındırmanın mümkün olmasını hayal ettim. Hayal etmekten öte aklımca kafa yormaya çalıştım. O zamanlar çocukca duygulardı bunlar elbette. Hiç kötülükler olmasa, hiç kimse birbiriyle kavga etmese, herkes mutlu olsa, arkadaşlar birbiriyle küsmese, hiç kimse maddi sıkıntı çekmese, toplumu yönlendiren insanlar hep toplumun iyiliği için çalışsa diye başlamıştı sorgulamalarım. Bu duygularım hiç bir zaman tepkisel duygular değildi. Aksine her dönemde mutlu, keyifli, rahat bir yaşamım oldu. Belki de arzumun nedeni buydu. Yaş ilerledikçe Polyanna’nın mutluluk oyununu oynamanın pek de gerçekci olmadığını gördüm. İyilikler kadar kötülükler, barış kadar savaş, mutluluklar kadar mutsuzluklar, sevinç kadar üzüntü, sevgi kadar nefret, tokluk kadar açlık, iyi duygular ve dilekler kadar nefret ve kin duyguları gözledim çevremde. Eğitim hayatım ilerledikçe, tarihten coğrafyaya, psikolojiden sosyolojiye, finanstan ekonomiye bilgi birikimim arttıkça hayatın gerçeklerini daha fazla algılamaya başladım.
Burada asla felsefe yapmak ve bu platformda böyle bir tartışma alevlendirmek niyetinde değilim. Bu konuların onlarca bilim dalının konusu olmasının yanı sıra inanç ve ahlak konuları olduğunun farkındayım. Ayrıca herkese önemli bir tavsiyem daha olacak; kendimiz de dahil hiç kimsenin, tabirimi hoş görün, dolduruşuna gelmemek gerektiğine inanırım.
Peki böylesine çok yöne çekilecek, spekülasyona açık bir soruyu yazının başlığı olarak neden mi kullandım dersiniz. Basit bir cevap bulmak adına. Belki de bu kadar karmaşık bir duruma basit bir cevap bulmak daha pratik olur düşüncesiyle.
İşte basit bir cevap, dünyayı resetlemeyi hedeflemek yerine hepimiz kendimize önce bir format atalım. Dünyayı değiştirmeye kendimizi değiştirmekle başlayalım. Ama bu formatlama herşeyi silmeyen bir teknolojiyle yapılsın. Kötü duygular, kıskançlıklar, kin ve nefret, tembellik, hatalı ve insani olmayan kodlar silinsin. Yerine, içimizde zaten var olupta belki de gizlenmiş güzel duygular, çalışma azmi, insanlığa faydalı olacak işler gerçekleştirme arzusu, doğru ve faydalı bilgiler kaydedilsin.
Bu noktada okuyuculara bir tavsiyede bulunmadan geçemeyeceğim. Dünyayı iyi yönde değiştirmek için güzel duygulara sahip olmak şart ama ne yazık ki yeterli değil. Güzel insan olmak demek sadece iyi duygulara sahip olmak değildir. Güzel insan olmak aynı zamanda çalışkan, iradeli, bilgi ve fikir sahibi olmak demektir. Sorgulayan, gözlemleyen, bilgiyi biriktirerek fikir yürütebilen, zamanını verimli kullanan, hayatını önce kendini eğitmeye ve geliştirmeye adayan insan demektir. Eğitimli insan demektir. Kendine faydası olmayan bir insan bir başkasına nasıl faydalı olabilir. En azından çevresindeki küçük dünyayı bir nebze de olsa değiştirmeye nasıl gücü yeter.
Sevgili gençler, lütfen önce kendinize faydalı olun. Faydalı olun ki sıra çevrenize gelebilsin.
Sevgiyle kalın, bilgiyle donanın, çalışma azminizi hiç kaybetmeyin.
Şule Işınsu Özmen
13 Mart 2010
Bir cevap yazın