Röportajın Kaynağı
Vatan Gazetesi 25.07.2009
http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Diplomali_issizlikte_suclu_ogrenci_degil_yetersiz_diploma_ve_okul&tarih=11.11.2009&Newsid=250678&Categoryid=1

Öge DEMİRKAN – VATAN
——————————————————————————–
Prof. Dr. Şule Işınsu Özmen, “Eğer bir kişi diploması olmasına rağmen işsizse o mesleğe ihtiyaç kalmamış demektir” görüşünde. Prof. Özmen, “Sektörün ve ülkenin ihtiyaçlarına göre eğitim verilirse o diploma iş bulur. Eğer diplomanız var ve iş bulamıyorsanız burada hata çocukta değildir. Hata ya diplomadadır ya da diplomayı veren okuldadır” diyor

Türkiye’deki eğitim sistemine bakınca bir tarafta ÖSS’de sıfır çeken 30 bin öğrenci;diğer tarafta ise katsayı değişikliği çerçevesinde yaşanan tartışmalar ve gerilimler yer alıyor. Gerçek hayata baktığımızda ise elinde üniversite diploması olmasına rağmen iş bulamayan mezunları görüyoruz. Ortaya çıkan bu karamsar tablo umut vermezken Türkiye’de bir çok üniversite ise dünyadaki ’bilgi yarışında’ön saflarda yer almaya çalışıyor. İşte bu üniversitelerden biri de İstanbul Bilgi Üniversitesi. 1996 yılında İstanbul’da kurulan üniversitenin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şule Işınsu Özmen ile konuştuk.

DÜNYA NEREYE GİDİYOR?

Prof. Dr. Özmen, Türkiye’nin değil dünyanın geleceğini şekillendirecek öğrencilerin eğitilmesi gerektiğini söylüyor ve bunun içinde fotoğrafın bütününe bakmak gerektiğine dikkat çekiyor: “Çok sık kullanılan bir cümle var, ’Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek gençler’. Ben bu cümleye itiraz ediyorum. Çünkü artık olayı sadece Türkiye ile sınırlandıramayız. Globalleşen dünyada artık ’Dünyanın geleceğini şekillendirecek gençler’ifadesini kullanmamız daha doğru olacak. Bu noktada ise şu soruların cevaplarını aramalıyız ’Dünyanın neden eğitime ihtiyacı var, dünyanın hangi alanlarda ve hangi derecede eğitilmiş insana ihtiyacı var?”

YENİLİKLERİ GÖRELİM

İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Özmen amaçlarının sorgulayan, dünyaya açık, önce kendine sonra topluma saygısı olan bireyler yetiştirmek olduğunu söylüyor: “Yaratıcılık ve yenilikçilik üniversitemizin misyonu. Bu noktada ihtiyaçları görmek için farklılık yaratmak zorundayız. Bunlar ise masa başında karar verilebilecek süreçler değil. Öncelikle dünyayı yakından takip ediyoruz. Global anlamdaki ihtiyaçları saptıyoruz. Sonra sektörle sürekli iletişim halindeyiz. Bütün bu verileri göz önüne alarak eğitim programları oluşturuyoruz. İşte bunu sağladığınızdan ihtiyaçları karşılayan mezunlar yetiştiriyoruz.”

DİPLOMALI İŞSİZLER

Özellikle ekonomik kriz her alanda etkisini gösterirken bir söz klişe haline geldi: “Diplomalı işsizler.’Prof. Dr. Şule Işınsu Özmen bu klişeye itiraz ediyor: ” Diplomalı işsiz sözünün tek bir anlamı vardır o da bu diplomanın işe yaramadığıdır. Eğer bir kişinin diploması olmasına rağmen işsizse ya o mesleğe ihtiyaç kalmamış demektir ya da o mesleki eğitim yeterince anlamlı verilmiyordur. Sektörün ve ülkenin ihtiyaçlarına göre eğitim verilirse o diploma iş bulur. Eğer diplomanız var ve iş bulamıyorsanız burada hata çocukta değildir. Hata ya diplomadadır ya da diplomayı veren okuldadır. Bir diplomanın anlamlı ve işe yarar olabilmesi için hocaların ders notlarını her yıl yenilemesi gerekir. Değişime ayak uydurulması gerekir. Değişime ayak uydurmayan sistemler çökmeye mahkumdur.

SORUN ‘ARZ’DA

Prof. Dr. Özmen, özellikle özel sektörün taleplerini değerlendirirek bir saptama yapıyor: “Sektör ile sürekli temas halindeyiz. Bize ihtiyaçları olan elamanı bulamadıklarını söylüyorlar. Bu madalyonun bir yüzÜ. Diğer yüzünde ise üniversite mezunları var ve iş bulamıyor. Sonuç olarak arz – talep eşleşmiyor. Talepte hata aranmayacağı için burada ’arz’da hatayı aramak gerekir. Ancak bunu derken öğrenciyi kesinlikle suçlamıyorum. 28 yıllık eğitim hayatım boyunca da suçu öğrenciye atmadım. Eğer bugün ÖSS’de 30 bin öğrenci sıfır çektiyse burada da hatalı olan öğrenci değildir. Bu halkada en son suçlanacak olan öğrencidir. Eğitimciler olarak sektörün talep ettiği mezunu yetiştirmek bizim temel görevimiz.”

YENİLENMEYEN BİTER

Bilgi çağında olduğumuza dikkat çeken Prof. Dr. Özmen, değişen teknoloji ve bilginin eğitim ihtiyaçlarını da değiştirdiğini söylüyor: “Günümüzde kendinizi sürekli yenileminiz gerekiyor. Bu duruu bilgisayara benzetebiliriz. Sürekli yeni donanımlar ile bilgisayarını geliştirmenzseniz sonunda atıl duruma düşer. İnsan olarak biz de yeni bilgiler ve teknolojiler ile kendimizi donatmazsak, sektördeki ihtiyaçları karşılayamaz duruma geliriz. Zaten değişimi takip etmediğiniz sürece sistem çöker.

Bu eğitim sektörü için de geçerli. Dünyadaki yenilikleri takip etmediğiniz sürece ihtiyaçları ve talepleri karşılayamazsınız.”

YENİ BÖLÜMLER AÇIYORUZ

Prof. Dr. Şule Işınsu Özmen yeniliklere ve değişime ayak uydurmakla ilgili olarak Bilgi Üniversitesi’ndeki değişikliklere de örnek veriyor: “Dünyadaki ve sektördeki ihtilaçlara göre yeni bölümler açıyoruz. Bunlardan biri de Meslek Yüksek Okulu’na bağlı Spor Yönetimi Bölümü. Türkiye’de çok değerli sporcular yetiştiriliyor. Sporcu yetiştiren önemli üniversitelerimiz var. Futbol olsun, basketbol olsun milyonlarca dolarlık sektörler haline geldi. Dünya çapında profesyonel sporcular yetiştirirken yönetimi bölümünü ise bazen amatörler üstlenebiliyor. Burada önemli bir kaynak açığı var. Bu ihtiyacı karşılayabilmek için bu bölümü açtık. Geleceğin mesleklerine yatırım yapıyoruz. Dünyada önümüzdeki yıllarda hangi meslekler ön plana çıkacak bunları tarıyoruz. Çünkü biz bugünden geleceğin eğitimini vermek durumundayız.”

ÇOCUKLAR ÇOK FARKLI

Prof. Dr. Özmen günümüzün gençliğini çok iyi gözlemlemek gerektiğini ve eğitim metodlarının yenilenmesi gerektiğini söylüyor: “Bugünün öğrencileri bilgisayar, cep telefonu ve internet ile büyüdü. Eğitim sisteminde bu araçları kullanmazsanız, klasik yöntemleri çocuklara dayatırsanız sonuç almanız imkansız hale gelir. Bugün çocuklar telefonu ders çalışmak için kullanıyor. Ya da proje yaparken buluşmalarına gerek kalmadan evlerinden internete girerek kameralarla bağlantı kurarak her an iletişimlerini gerçekleştirebiliyorlar.”

ÖMÜR BOYU EĞİTİM

Prof. Dr. Özmen dünyanın geldiği rekabet şartları içinde ’öğrenci’tanımını yeniden değerlendirmek gerektiğine dikkat çekiyor: “Öğrenci deyince aklımıza profesyonel hayata atılmak için hazırlık yapan, eksiklerini tamamlayan belli yaş sınırındaki insan geliyor. Ancak günümüzde bu kavram değişti. Bugün hangi yaşta olursa olsun ister profesyonel olsun ister yönetici olsun öğrenmek isteyen herkese öğrenci diyoruz. Bu kavramın içinde sektöre atılmış, profesyonel çalışanlar da yer alıyor. Çünkü yüksek öğrenimden sonra iş bitti diyemeyiz. Günümüzde geçerli olan ömür boyu eğitim. Bir kişi üniversiteden mezun oluyor ama eğitim ihtiyacı bitmiyor. Master ve doktora yapıyor. Bilgi Üniversitesi olarak bu hizmeti sunuyoruz.

Ancak başka bir ihtiyacı daha karşılamak istiyoruz. Bugün bir çok profesyonel işlerinde başarılı ve kariyerlerine devam ediyorlar. Örnek olarak bir yöneticiyi alalım. İşletme mezunu ve şirkette yönetici konumunda. Bir gün geliyor ve hukuk alanında bilgiye ihtiyacı oluyor. İşte o zaman bize başvuruyor ve kişiye özel, özelleştirilmiş programlar uyguluyoruz. Farklı disiplinlerde eğitimler alma fırsatı tanıyoruz. Şunu unutmayalım, eğitim ihtiyacı ömür boyudur.”

Çocuğum bile artık cep telefonunda ders çalışıyor

Eğitimin teknolojiyle birlikte geliştiğini söyleyen Prof. Dr. Özmen,

“Size kendimden örnek vereyim. Oğlum derslerini cebine indiriyor”

DEĞİŞİMLE ilgili olarak Prof. Dr. Şule Işınsu Özmen kendi ailesinden örnek veriyor: “Oğlum reklamcılık bölümünde öğrenci. Bir gün okula geliyoruz, elinde cep telefonu var ve sürekli onu kurcalıyor. Sonunda dayanamadım ve ’Bırak elindekini kurcalamayı da iki laf edelim’dedim. Bana ’Ne kurcalaması anne, ders çalışıyorum” dedi.

Cep telefonundan internete girerek ders notlarını cep telefonuna indirmiş. Yol boyunca da ders çalışıyor. Şimdi siz bu teknolojiyi yok sayarsanız, eğitim sisteminizi bu teknolojiye göre yenilemezseniz ihtiyaçları karşılayamaz duruma gelirsiniz.

20 ülkeyle online bağlantı

Sonuç olarak dünyadaki değişimi öğrencilerinizden de takip edebilirsiniz. Onların ne beklediğini bilmezsek başarılı olamayız. Prof. Dr. Özmen, dünyada online eğitimin önemli bir yer aldığını söylüyor. Bununla ilgili de bir örnek veriyor: “Internet üzerinden MBA dersi veriyorum. Bu yönteme e-MBA adı veriliyor. Şu anda bir öğrencim Paris’ten diğeri ise Erzurum’dan katılıyor. Mekandan ve zamandan bağımsız eğitim sistemi bu. Üniversite olarak internet üzerinden eğitime önem veriyoruz.

Üniversite olarak bir ilke imza attık ve Türkiye’nin ilk ve tek network üniversitesi olduk. 20 ülkede 43 üniversite ve 550 bin öğrenciyi kapsayan Laureate Interntaional Üniversitesi Network’üne katıldık. Bu network, 130’un üstünde akademik, lisans, yüksek lisans ve mesleki sertifika programını içeriyor. Bu ağ ile öğrencilerimizin önünde eğitim ve kendilerini geliştirme seçenekleri de arttı.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir